jump over navigation bar
Embassy Seal
AMERİKAN BÜYÜKELÇİLİĞİ(ANKARA TÜRKİYE)- Home flag graphic
Elçilik Haberleri
 
  Büyükelçi Konuşma Metinleri Büyükelçi ye Sorun Eski Büyükelçiler Konsolosluklar Basın Ofisi Etkinlikler İnsan Kaynakları Bize Ulaşın Tatil Günleri

BÜYÜKELÇİ ROSS WILSON

Konuşma Metinleri

Büyükelçi Ross Wilson Elçilik Köşkünde Gazetecilerin Sorularını Yanıtlıyor

4 Mayıs 2006 Ankara

BÜYÜKELÇİ WILSON: Hepiniz hoş geldiniz. Dün buraya geleli tam beş ay oldu. O günden bu yana birçok şey yaptık, burada bir sürü yeni insanla tanıştım ve birçok konu hakkında bilgi sahibi oldum. Kuşkusuz, son günlerde olan en önemli şey Bakan Rice’ın geçen haftaki ziyaretiydi. Sanırım bu ziyaret bize, buraya geldiğimden bu yana bahsettiğim, iki ülke arasındaki karşılıklı diyalogu yeniden kurma ve güçlendirmede yaşadığımız sorunların üstesinden gelme konusunda yardım etti. Onun ziyaretinin, ülkelerin önde gelen liderlerinin karşılıklı oturup yüz yüze konuşmaları açısından önemli olduğu kanısındayım. Bu yüz yüze konuşmaların neticesinde, olayların gazete vasıtasıyla veya diplomatik raporları okuyarak ya da diğer dolaylı yollardan takip edilmesinden çok karşı tarafın gerçekte ne düşündüğü konusunda farklı ve büyük bir güven sağlanır. Sonuç olarak bu ziyaret Amerikalıların ve Amerikalı liderlerin Türkiye için besledikleri güven duygusunun artmasına yardımcı oldu. Karşı taraf için de benzer bir etki yarattığını ümit ediyorum.

Başlangıçta temel olarak söylemek istediğim bu. Birkaç soru cevaplamaktan mutluluk duyarım.

SORU: Stratejik vizyon belgesi hakkında konuşabilirsiniz belki. Son gelişmeler nedir?

BÜYÜKELÇİ WILSON: Peki. Bu konu hakkında biraz konuşmaktan memnun olurum. Bu Türk yetkilileriyle bir süredir - aslında aylardır - konuştuğumuz bir konu. İki ülke arasındaki diyalogu biraz daha düzene sokup, gerçekten, dürüst ve samimi bir şekilde beraber çalışmak istediğimiz bazı temel alanları belirlemeye çalışıyoruz.

Sanırım Mart ayının sonunda Amerika Birleşik Devletleri Türkiye’ye bir taslak sundu. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Bakan Rice buraya gelmeden üç, dört, beş gün önce daha çok revize edilmiş ve doğrusunu söylemek gerekirse çok daha iyi bir taslakla geri döndü. Bazılarımız Bakan Rice buraya geldikten bir gün sonra Müsteşar Tuygan ve yardımcılarıyla bu belgeyi incelemek ve neler yapacağımızı görüşmek için Dışişleri Bakanlığında buluştuk. İlk olarak Türkiye'nin hazırladığı belgenin daha iyi olduğuna karar verdik. Hem dilini hem de bahsettiği konuları geliştirerek gelecek dönemlerde üzerinde çalışacağız. Geçen Çarşamba günü iki, iki buçuk saat bunun hakkında konuştuk ve her iki taraf özellikle Amerika Birleşik Devletleri tarafı taslağı alıp Hükümet’in diğer kısımlarının koordinasyonu eşliğinde daha fazla incelemek için beraberinde götürdüler.

Bu iş için ne kadar süreleri var bilmiyorum. Sanırım hem Amerika Birleşik Devletleri hem de Türkiye en kısa zamanda bunu tamamlayıp ortaya çıkartmayı istiyorlar. Ama bunun ne zaman olacağı konusunda net bir görüş bildiremem. Daha önce de söylediğim gibi, bu belgede yaptığımız şey ABD’nin ve Türkiye’nin birlikte çalışma konusunda mutabakata varabilecekleri alanları tanımlamak ve biraz da neden bu konular üzerinde birlikte çalışmak istediklerini belirtmek. İkinci olarak, geçmişte yaptığımızdan daha da geliştirilmiş, genişletilmiş ve yapılandırılmış karşılıklı diyalogun bazı maddelerinin planını tasarlamak. Aslında üst düzey savunma grubunun yaptıklarından yola çıkarak eskilere dayanan bir iş bu. Savunma bakanlarımız ve askerlerimiz uzun yıllardır bu grupta görüşmektedirler. Yıllardır temaslarda bulunan farklı ekonomik gruplarımız var. Amaç bunu genişletmek ve daha fazla uzmanın daha çok kilit konu hakkında görüşlerini bildirmek ve böylece birbirleriyle gerçekten daha sistematik ve düzgün bir şekilde iletişim kurmalarını sağlamaktır. Az önce değindiğim gibi, amacımız gerçekten karşılıklı olarak birbirimizin ve diğer ülkenin nerede olduğunu daha iyi idrak etmek, karşılıklı güveni arttırmanın yollarını bulmak ve beraberce daha etkili çalışmaktır.

SORU: Diyalogun kilit konularını anlatabilir misiniz?

BÜYÜKELÇİ WILSON: Sanırım doğru olan bunu belge hazırlandıktan sonrasına bırakmak. Onlar mantıksal konulardır. Türkiye'nin çevresinde daha önce üzerinde çalıştığımız çok önemli bölgesel meseleler var. Ayrıca temel olarak hepsi olmasa bile çoğu bir şekilde ele alınmaktadır. Yine de sanırım doğru olan bunu belge hazırlandıktan sonrasına bırakmak. Daha sonra içeriği hakkında konuşabiliriz ve sanırım bu sizin için daha açıklayıcı olur.

SORU: Terörle mücadele hakkında herhangi bir şey içerecek mi?

BÜYÜKELÇİ WILSON: Tabi ki evet.

SORU: Söylediğinize göre Türkiye ve Amerika’nın birlikte çalışmak istediği bazı alanlar var. En azından konu başlıklarını söyleyebilir misiniz?

BÜYÜKELÇİ WILSON: Tekrar söylüyorum, sanırım doğru olan bunu belgeyi halka sunduktan sonrasına bırakmak. Belirttiğim gibi, konulardan biri kesinlikle terördür. Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika İnisiyatifi’nde işbirliği ve ortaklık içinde demokrasi ve demokratik gelişmeyi teşvik etmek diğer bir konudur. Tüm listeyi açıklamak istemememin nedenlerinden biri hepsini hatırlamıyor olmam ve başka bir nedeni de hem Türk Hükümeti hem de ABD Hükümeti içinde tam olarak ne üzerinde çalışmak için söz vereceğimiz hakkında doğru bir koordinasyona gereksinimimiz olması ve bu sürecin henüz tamamlanmamış olması.

SORU: Gazetelerin yazdığına göre iki sayfa uzunluğunda olacakmış. Bu doğru mu?

BÜYÜKELÇİ WILSON: Evet şu anki taslak iki sayfa.

SORU: Sayın Büyükelçi (duyulamadı) Türk- Amerikan ilişkileri. Bunu ne Bakan Rice ne de siz bir güvensizlik olarak tanımlamadınız. İki ülke arasında çıkan sorunu nasıl tanımlarsınız? Diğer taraftan PKK son günlerdeki ilişkilerde başlıca meselelerden biridir. Rice’ın ziyareti ve PKK sorunu hakkında biraz ayrıntıya girebilir misiniz?

BÜYÜKELÇİ WILSON: İkinci sorunuzu daha açık bir şekilde ifade edebilir misiniz?. Güven meselesinde burada konuştuğumuz şey ise Hükümetimizin en üst düzeylerinde güven sağlamak ve arttırmak. Bunu yapmanın yolu hükümetin en üst düzeyindeki yetkililerin her biriyle düzenli olarak görüşmektir. Araya uzun aralıklar girdiği zaman, uzun süre görüşmezlerse, sürenin uzunluğuna bağlı olarak sorunlar çıkar. Ancak 2003, 2004 ve 2005’in ilk yarısında Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye’nin yaşadığı zorlukları ve bazı hayal kırıklıklarını güvensizlik olarak nitelendirmek istemiyorum. Şu an yapmaya çalıştığımız şey güveni arttırmak ve yakın geçmişte yapılan görüşmelere istinaden üst düzey liderlerimizin karşı tarafın ne düşündüğünü açık bir şekilde anlamalarını sağlamaktır.

SORU: İkinci soruya gelince... Örneğin bugün gazetelerden birinde, Irak’tan Ankara’ya gönderilen bir notun olduğu, Rice'ın ziyaretinin üzerine geldiği ve Türkiye’nin gerçekte bundan çok rahatsızlık duyduğuna dair bir makale vardı. İşte bu yüzden Rice Irak ile görüşme yapmıştır. Bu konu hakkında ayrıntı verebilir misiniz?

BÜYÜKELÇİ WILSON: Diplomatik görüşmeler ve Türkiye ya da Irak’la yapılan diplomatik görüşmelere konu olabilecek meseleler hakkında çok fazla yorum yapmayacağım. Irak’a gönderilen ve uzun zamandır Irak’ta bulunan Türk kuvvetleri meselesi herkesçe biliniyor. Faaliyetleri az ya da çok açıkça belirtilmekte; bunlar hem Irak yetkilileri tarafından hem de koalisyon yetkilileri tarafından kabul edilmektedir. Şu an bu kuvvetlerin varlığı ile ilgili önemli bir sorun yok. Bu konuda görüşme yapmış veya yapmamış olabilir ama bundan daha fazla bahsetmek istemiyorum.

SORU: Sayın Büyükelçi, her şeyden önce Kuzey Irak’taki sınır ötesi operasyonlarla ilgili olarak, PKK gerçeğini, bir sürü insanın öldürüldüğü ve ülkenin dört bir yanında bombaların patladığını göz önünde bulundurarak Türkiye’nin operasyon düzenleme hakkı olduğunu kabul ediyor musunuz? Uluslararası hukuka göre böyle bir hakkı olduğunu kabul ediyor musunuz ve böyle bir sorunun akabinde, böyle bir operasyonun hem Bağdat hükümetinin hem de Washington’un kabul edip müsamaha gösterebileceğini düşünüyor musunuz?

BÜYÜKELÇİ WILSON: Siz ve diğerleri şimdi tekrarlayacağım şeyleri söylerken beni defalarca dinlediniz. Genel olarak sınır ötesi olarak kabul edilen bir operasyonun akıllıca olduğunu düşünmüyoruz. Dün Bakan Rice’ın sözcüsü bu konuya ayrıca değindi. Türkiye’yle PKK ve Kuzey Irak’taki PKK varlığı hakkında devam eden bir diyaloğumuz var. Açık bir şekilde Irak’ın bütün komşularını sınırlarla ilgili olabilecek meselelerde Irak yetkilileriyle çalışmaya ve her şeyin karşılıklı fikir birliği ve şeffaflık için yapılmasını sağlayarak Irak’ın egemenliğine saygı göstermeye davet etti. Bizim politikamız budur.

SORU: Sayın Büyükelçi bu belgede, ortak vizyon belgesinde, İran tehdidine değinecek misiniz?

BÜYÜKELÇİ WILSON: Sanırım bu belgedeki ifade biçimine bağlı olarak değerlendireceğimiz bir konudur. Sanırım uzun bir işbirliği tarihine sahip olduğumuz ve daha sonra bir şekilde ortaya atılacağından çok emin olduğum meselelerden biri, büyük boyutlara varan artan kitle imha silahlarının önlenmesi için yaptığımız işbirliğidir. ABD’nin ve açıkçası Türkiye’nin de İran’la ve onun kitle imha silahlarını geliştirme yolundaki çabalarıyla ilgili kaygılarının çok iyi bilindiğini düşünüyorum. Bu belgede nükleer silahların sınırlandırılmasını hem genel olarak hem de İran ile ilgili olarak nasıl ele alacağımızı görmemiz belgedeki ifadelere bağlı olacağı için en iyisi beklemektir.

SORU: Sayın Büyükelçi, İran ile ilgili bir sorum var. İran’dan önemli bir konuk bekliyoruz. Sayın Larijani Pazartesi günü Ankara’da olacak. Ankara’dan ne tür bir beklentiniz var? Sayın Larijani’ye nasıl bir mesaj vermelerini istiyorsunuz?

BÜYÜKELÇİ WILSON: Beklentiler açısından, Bakan Rice buradayken Türkiye’nin liderleri nükleer silahlara sahip olan bir İran görmek istemediklerini açıkça belirttiler. Geçtiğimiz Salı günkü basın toplantısında görüşüldüğü gibi İran’ın Uluslararası Atom Enerji Kurumu’yla tam bir işbirliği yapması gerektiğine inandıklarını bize açıkça belirttiler. Nükleer faaliyetlerinde, araştırmalarında vesaire tamamen şeffaf olması gerekir. Ayrıca AB3’le müzakerelere dönmeleri lazım. Sanıyorum ve kesinlikle umut ediyorum ki bunlar buradaki yetkililerin vereceği kilit mesajlar arasında olacak.

SORU: İran’ı tecrit etmek istediği için mi bu ABD’yi telaşlandırıyor? Bu tür ziyaretler sizi kaygılandırıyor mu?

BÜYÜKELÇİ WILSON: İran’ın kendi kendini tecrit ettiğini düşünüyorum. Bu bir. Bu durum ABD’nin İran’ı tecrit ettiği bir durum değil aksine İran’ın kendi kendini tecrit ettiğini düşünüyoruz ve İran’ın UEAK’nin şeffaf işbirliğine ve müzakere masasına geri dönerek kendisini tekrar adım adım kabul ettirmeye ihtiyacı var. Türkiye’nin İran’la bir ilişkisi var. İran’ın bizim ve diğer birçok ülkenin de bir nükleer silahlanma programı olarak gördüğü durumu bırakması gerektiğine inanan uluslararası cemiyetin bir parçası olduğu ve bu mesajı ilettiği ölçüde gerekeni yapmalıdır.

SORU: Büyükelçi bu stratejik vizyon belgesini ele alalım. Birçok insan stratejik bir ilişki olmadığını düşünüyor çünkü birçok konuda Türkiye ile Amerika farklı bakış açılarına sahiptir. Ayrıca Irak’ı da göz önünde bulundurarak bu diyalog için yeni bir Irak mekanizminin kurulabileceğini öngörebiliyor musunuz?

BÜYÜKELÇİ WILSON: İlk soruyla ilgili olarak, bir hafta önce Bakan Rice’la Dışişleri Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’yla birlikte 5 ya da 6 saat süren toplantılara iştirak ettiğim için apayrı çıkarlara sahip olduğumuz fikrine katılmıyorum. Aslında tam tersi. Kesinlikle birbirine yakın çıkarlarımız ve bakış açılarımız var. Bu aynı oldukları anlamına gelmiyor, ama dünyayı nasıl gördüğümüz, dünyanın bu tarafını nasıl gördüğümüz ve gerek demokrasi, demokratik değerler, insan haklarına saygı, hukukun üstünlüğü, pazar ekonomisi, serbest ekonomiler konusundaki gelişim gerekse çok fazla zorluk ve istikrarsızlığın olduğu bu ülkenin sınırları boyunca barış ve istikrar istediğimiz konularında birçok yakın görüşümüz olduğunu düşünüyorum.

Bizler 50 yıl önce Kuzey Atlantik Antlaşmasını imzalamış müttefikleriz. Dünyaya ortak stratejik bir bakış açısı ve tüm bu sebepler stratejik ortaklar olduğumuzu gösterir. Sıkça dile getirdiği bu sözleri söylerken Bakan Rice hafife alınmamalı. Bu sözleri buradayken kullandığını biliyorum, basın toplantısında da kullandığını sanıyorum. Cevabım budur. Dünyayı benzer görüyoruz, özellikle bu bölge kapsamında benzer gayelerimiz var.

Yeni diyalog konusunda da, yine en doğru cevabın verilmesi için bu belge bittiğinde neye benzediğini görmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bunun hakkında birçok şey yapıldı ama tamamlanmadı ve tamamlanana kadar ne söylediği konusunda çok fazla şey söylememizin uygun olmayacağını düşünüyorum Belirttiğim gibi, birlikte çalışmak istediğimiz alanları tespit etmeyi amaçlıyoruz ve bu meseleler üzerinde çalışan uzmanlarımız daha sıkça danışmalı ve görüşmelidirler. Bu tür uzman görüşmeleri yapıldı - bunlar nitelik olarak yeni şeyler değil - fakat burada söylediğimiz şey bu tip görüşmeleri daha fazla yapmak istediğimiz, daha düzenli, daha sık ve geçmiş konularla bağlamak istediğimizdir. Böylece her iki tarafın liderleri beraber nasıl çalıştığımız ve gelecekte daha etkili bir şekilde çalışmak için ne yapabileceğimiz konularında fikir sahibi olabilirler.

SORU: Sayın Büyükelçi, sizce Türkiye’nin Avrupa Birliğine girme tutkusu devam ediyor mu? Bu konuda kaygılarınız var mı? Ayrıca gümrük birliğinin uygulanması ve limanları açma konusundaki fikriniz nedir?

BÜYÜKELÇİ WILSON: Görüştüğüm Türk yetkililerin, buradayken Bakan Rice’ın görüştüğü yetkililerin de açıkça belirttiğine göre Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılma talebi bu ülke için çok büyük bir önceliktir. Bu başarmak istedikleri bir şey. Bakan Rice, bunu güçlü bir şekilde desteklemeye devam ettiğimizi açıkladı ve Avrupa Birliği üyesi olan devletlerden meslektaşlarıyla katıldığı görüşmelerde güçlü bir şekilde bunu desteklemeye devam ediyor.

İkinci soruyla ilgili olarak, Avrupa Birliğine girmek için diğer ülkelerin yaptıkları işlere aşinalığım var, ilk aşamada Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan vardı, sonra ikinci ve üçüncüsü de sanırım geçen yıl ya da ondan bir önceki yıldaydı. Bu her ülke için zorlu bir süreçtir. Avrupa standartlarına uygun olması için gözden geçirilmesi gereken birçok kanun ve mevzuat vardır. Oldukça büyük ve sadece teknik olmayan bir süreçtir. Ciddi politik sonuçlar doğuran birçok mesele vardır. Bu büyük, karışık ve zor bir iş. Ayrıca zaman gerektiren bir iş.

Gümrük Birliği konusuyla ilgili olarak, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi için gümrük birliği yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda olduğunu düşünüyorum. Dış İşleri Bakanı Gül’ün Ocak ayında sunduğu hem Kıbrıs görüşmelerini yeniden başlatmayı amaçlayan hem de gümrük birliği protokolünün uygulanmasıyla ilgili bazı meselelerle ilgili olan tekliflere destek verdik. Bunun çok iyi ve yapıcı bir teklif olduğunu ve görüşme süreçlerini yeniden başlattığını düşünmekteyiz. Bakan buradayken bu konu hakkında bazı görüşmeler yaptık. Mart ayında Bakan Yardımcısı Fried ve Dış İşleri Bakan Yardımcısı Bryza buradayken konuyla ilgili bazı görüşmelerimiz oldu. Bu üzerinde çalışmaya devam ettiğimiz bir konu ve Avrupalı arkadaşlarımız ve müttefiklerimize olduğu kadar Türk arkadaş ve müttefiklerimize de yardımcı olmak istiyoruz.

SORU: Sayın Büyükelçi ABD her zaman demokrasiyi ve Türkiye’de laikliği destekliyor ve Orta Doğu Projesi’ndeki demokrasi için Türkiye’yi en iyi örneklerden biri olarak görüyorsunuz. Ama öte yandan Avrupa’dan gelen eleştiriler var. Türkiye’deki demokratik yapıyla ilgili bazı endişeler var. Sonuç olarak şu anki yerel görüşmelere baktığınız zaman, onları demokrasinin bir parçası olarak mı yoksa Türkiye’yi tehdit eden Türkiye’nin demokratik ve laik (duyulmadı) ?

BÜYÜKELÇİ WILSON: Burada devam eden ve benim de izlediğim çok hararetli ve ilginç politik bir münazara var. Yine de bunun ortasında kalmak isteyeceğimi sanmıyorum. Sanırım söyleyeceğim bu kadar.

SORU: Laik sisteme sahip bir Türkiye Amerika için önemli mi?

BÜYÜKELÇİ WILSON: Türkiye birçok farklı sebepten dolayı önemlidir. Türkiye dünyanın karışık bir yerinde olmasından dolayı önemlidir. Ayrıca sahip olduğu niteliklerden ötürü de önemlidir. Dünyanın bu zorlu bölgesinde var olan başarılı ve demokratik bir ülke. Çoğunluğu Müslüman olan bir nüfusa sahip, Bakan Rice’ın buradayken ya da buraya gelmeden önce, İslam dünyası da dahil dünyadaki bazı yerlerde İslam ve demokrasinin bir arada olamayacağını düşünenleri yalanlayan görüşlerini belirtmiştir. Bu mantıksızlıktır.

Laik bir ülke olarak Türkiye’nin tarihi ve başarıları Türkiye’nin demokratik başarısının önemli bir parçasıdır. Onlar bu ülkenin şu an bulunduğu konuma gelmesinde yardımcı oldular. Daha önceki soruya gelirsek, insanların ve Türkiye’nin bir bütün olarak mücadele ettiği birçok sorun var. Bunu demokratik yollarla yapıyorlar. Bu iyidir. Bunu destekliyoruz.

SORU: Ahmet Necdet Sezer Washington’u ziyaret etmek için davet edildi mi? Sizce henüz Washington’u niçin ziyaret etmedi?

BÜYÜKELÇİ WILSON: Ona bir davet yapılıp yapılmadığı konusunda bilgim yok. ABD’ye gitmek istediğini dile getirdiğini duymadım. Eğer gitmek isterse bir sorun yaratacağını zannetmiyorum. Bu konu hiç gündeme gelmedi. Eğer gelmek isterse onu hoş karşılayacağımıza eminim.

SORU: Türk-Amerikan ilişkilerinin temeli Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasına (SEİA) dayanır ve geçen yıl Türkiye’de bazı kişiler ekonomik şartlarla ilgili bazı değişiklikler yapmak istediklerini açıkladılar. Şimdi ABD’nin yeni bir savunma stratejisi var. Siz de SEİA’da değişiklikler yapmak istiyor musunuz?

BÜYÜKELÇİ WILSON: Şu an üzerinde çalıştığımız belge politik bir niteliğe sahiptir. SEİA ise savunma kuruluşlarımızın faaliyet gösterdikleri ikili işlerimizi kolaylaştıran bir hayli teknik sözleşme niteliğindedir. Şu an SEİA'ı gözden geçirmek için yapılmakta olan görüşmeler olduğunu zannetmiyorum. Belki gelecekte böyle bir şey olabilir ama şimdi gündemde böyle bir şey yok.

SORU: Aynı soruyu tekrarlamak istemiyorum, ama Suriye, Hamas, İran, Irak ve diğer siyasi meselelerde iki başkent arasında gerçekten de çok ciddi farklılıklar var. Böyle bir ilişkiyi ne ölçüde stratejik olarak tarif edebilirsiniz, stratejik bir vizyon belgesinin hazırlanmasına gerek duyulmasının bile bir şeylerin eksikliğinin göstergesi olduğunu düşünmüyor musunuz? Birleşik Krallık ve ABD’nin strateji ortağı olduğunu biliyorum ama aynı şey Amerika ve Türkiye için de geçerli mi?

BÜYÜKELÇİ WILSON: İlk başta, dünyaya bakış açımızda ya da özel konulara yaklaşım tarzımızda öyle çok büyük ve belirgin farklılıklar olduğu iddiasına katılmıyorum. General Pace’in buradayken bahsettiği bir şeyi tekrarlayacağım: Mevcut meselelerin %90’ında - yani ABD’yi ve Türkiye’yi ilgilendiren konular - hem fikiriz; belki yüzde onunda o kadar hem fikir değiliz. Yüzdelerin tam olarak ne kadar olduğu konusunda tartışabilirsiniz. Ama genelde bu tablo doğrudur. Şundan emin olabilirsiniz ki, taktik meseleler olabilir, özel şeylerle gelebilen farklı taktik bakış açıları olabilir ya da farklı amaçlarımız olabilir. Bu normaldir. Müttefik olmak bu demektir. Ayrıca stratejik ortakların tavrının bu olduğu da söylenebilir. Her konuda Birleşik Krallık’la her zaman aynı fikirde değiliz. Eğer tarihten bir örnek isterseniz, sivil havacılık ilişkimizin tarihine bir bakın. Bazıları için çok bilinen bir konu değildir. Bir raddeye kadar iyi bir ilişkimiz olmasına rağmen yine de İngilizlerle uzun süreli sıcak ve hararetli tartışmalarımız olduğu dönemler oldu, zannediyorum ki bunun çok büyük farklılıklara delalet ettiğini söyleyebilirsiniz. Fakat böyle yorumlanamaz. İlişkimizin bütünlüğünü göz önünde bulunduracak olursak hala stratejik ortak olduğumuzu görürsünüz, aynı şeyin tam olarak Türkiye için de geçerli olduğunu düşünüyorum.

Sorunuzun ikinci kısmıyla ilgili olarak, gerek buraya geldiğimden beri bir çok kez gerekse bu mevkiye getirilirken Dış İşleri Bakanlığı’nda yemin töreni sırasında stratejik ortaklığımız hakkında konuşmak için bazı yollar bulmamız ve iki ülkenin karşı karşıya olduğu güncel sorunların ışığında terörü ya da bu ülkenin güney sınırında yaşanan zorlukları ya da Türkiye 50 yıl önce Kuzey Atlantik Antlaşmasına taraf olduğundan bu yana farklılık gösteren uluslararası ilişkiler de dahil olmak üzere bir çok konuyu, günümüz dünyasında ortak amacımız hakkında konuşmamız gerektiğini düşündüğümü söyledim. Bunu nasıl yaptığımız konusunda çok net bir fikrimiz yoktu. Üzerinde çalıştığımız bu belge tam olarak bunu sağlamayacaktır. Fakat daha açık bir şekilde ortak amacımızı alenen tanımlama yönünde atılan bir adımdır. Birlikte çalışmak istiyoruz ve nihayetinde hem dialog hem de şu anda meşgul olduğumuz diğer şeyler aracılığıyla nasıl çalışacağımızı belirlemek istiyoruz.

SORU: Bakan Rice Washington’da hakim görüşü ne ölçüde temsil ediyor? Mesela Savunma Bakanı Ankara’ya bir ziyaret yapmayı düşünüyor mu? Bildiğiniz üzere Washington’da Türkiye hakkında çok farklı görüşler var.

BÜYÜKELÇİ WILSON: Birkaç gün önce kendi amaçlarım için gelen üst düzey Amerikalı ziyaretçileri saydım. Buraya geldiğimden beri 5 ay içinde üç düzine üst düzey yetkili buraya geldi. Dış İşleri Bakanının delegesinde bunların yaklaşık olarak üç tanesi olduğunu hesapladım. Birkaç senatör geldi. Çeşitli askeri yetkililer geldi. Ekonomi bakanlıklarımızdan bazı ekonomiden sorumlu baş yetkililer vardı. CIA ve FBI’in başkanları geldi. Türkiye Savunma Bakanının ABD’ye gidip Bakan Rumsfeld’le yaptığı 45 dakikalık ya da 1 saatlik görüşmeye ek olarak burada çok çeşitli yetkililer ağırladık. Enerji Bakanı Sayın Güler, ABD’ye gitti ve bizim Enerji Bakanımız Bodman ve Dışişleri Ticaret Bakanlıkları ile diğer yerlerden yetkililerle görüşmeler yaptı.

Dış İşleri Bakanlığı’nın bir hafta önce buraya gelmesinden çok daha fazla iş yapılıyor. Son beş aydır birçok şey yapıldı ve bundan önce de birçok şey olmuştu; Ulusal Güvenlik Danışmanı örneği bunlardan sadece bir tanesi. Bakan Rice buraya geldiği zaman Dış İşleri Bakanı Sayın Gül ‘ün ABD’ye gitme konusundaki isteğiyle ilgili bazı genel görüşmeler yapıldı ve Bakan Gül’ün seyahat etmesini etkileyen bir sağlık engeli var. Gitmesini istiyoruz. Başka yetkililerin de ABD’yi ziyaret etmesini istiyoruz.

SORU: Efendim, strateji ortaklarından bahsederken, eğer bir ortaklık varsa diğeri de her zaman vardır. Ayrıca Suriye ve İran bu kapsamdaki diğer ülkeler, bu nedenle İran ve Suriye’yle ilgili sorunlar olmayacağına inanıyor musunuz?

BÜYÜKELÇİ WILSON: Yaptığımız diyalogun tek amacı ilgilerimiz, hedeflerimiz ve amaçlarımızın örtüştüğü alanları bulup diğerinin nerede olduğunu anlama konusundaki sorunları engellemeye çalışmaktır. Özellikle İran’la ilgili temel sorunlarla ilgili yaklaşık olarak aynı fikirlere sahip olduğumuzu düşünüyorum. İran’ın nükleer silah teknolojisine sahip olmasını istemiyoruz; silahların yayılmasını önleme anlaşmasının, müzakerelerdeki şeffaflık vesairenin altında taahhütlerini yerine getirmeyi sürdürmesini istiyoruz. Orada çok fazla farklılık görmüyorum. Ayrıca Suriye'yle ilgili olarak, ikimiz de Suriye'de daha fazla demokratik gelişme görmek istiyoruz. Suriye’nin eski Lübnan Başbakanının öldürülmesiyle ilgili devam eden ve BM tarafından yürütülen soruşturmayla tam bir işbirliği yapmasını istiyoruz. Esas konularda aynı ve doğru yöne birlikte ilerlediğimizi düşünüyorum. Bu mevcut olan tüm konular hakkında aynı fikre sahip olduğumuz anlamına gelmiyor. Gelecekte çözmemiz gereken meseleler olmayacağı anlamına da gelmiyor. Tabi ki bu, bu diyalogu genişletmemizin nedenlerinden biridir çünkü Türkiye ve ABD birbirleri için çok ama çok önemli.

SORU: Biliyorum fakat bu Irak’taki savaş öncesinde de böyle görünüyordu. Türkiye ve ABD’nin kaygıları aynıydı ama iş asker göndermeye gelince, çok büyük bir sorun yaşadık. Konu İran ve Suriye olunca aynı sorunların yaşanacağını düşünüyor musunuz? Yoksa stratejik ortaklıktan yeterince emin misiniz?

BÜYÜKELÇİ WILSON: ABD ve Türkiye çok yakın müttefikler. Bakan Rice buradayken bu meselelerin hepsini çok kapsamlı bir şekilde tartıştık. Sizin değindiğiniz meseleler hakkında daha çok tartışacağız ve gelecekte ne olacağı konusunda spekülasyon yapmak istemiyorum. Bu bölgedeki mühim meseleler konusunda benzer bakış açılarına sahibiz. Irak ile ilgili olarak yakın işbirliği içindeyiz. İran üzerinde de çok yakın işbirliği yapıyoruz ve İran’ın nükleer silahlanma gelişim programından vazgeçmesini temin etmeyi kapsayan bu işbirliğini güçlendiriyoruz. Bu tam olarak olmasını istediğimiz şey.

SORU: ABD’nin Rusya’nın enerji pazarındaki tekel pozisyonundan rahatsız olduğu konusunda yeni söylentiler var. Türkiye bu bölgedeki kilit oyunculardan biridir. Bu konu hakkında ayrıntı verebilir misiniz?

BÜYÜKELÇİ WILSON: Politikamızı bu bölgedeki enerji kaynaklarının ve temin yollarının çeşitlerini arttırmak olarak tanımlayabilirim ve bu bölge derken bütün Avrupa’yı kastediyorum. Kaynakların çeşitliliği farklı yerlerden gelen enerji demektir. Enerji güvenliğini sağlayan budur. Bu enerjinizin %90’ını bir ülkeden satın almamak demektir. Rusya’ya karşı olduğumuz için değil. Rusya' ya karşı değiliz. Rusya’nın enerji endüstrisinin gelişmesini istiyoruz.  Dünyanın o kaynaklara ihtiyacı var. Ancak kaynak çeşitliliğinin ekonomik iyileşme sağlayan rekabeti teşvik ettiği ve dünyanın enerji üreten ülkelerinde doğru bir gelişime katkıda bulunduğu kanısındayız. Çeşitli enerji hatlarının, kaynaklarının, nakil yolları olduğunu görmek istiyoruz ve bunun önemli olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla, farklı yerlere giden boru hatlarına güvenme ölçünüze bağlı olarak bir boru hattı belirli bir ülkenin uzun dönem çıkarları açısından iyi olmayabilir. Birçok boru hattı çeşitlilik sağlar. Temin ile ilgili bir sorun olursa, siyasi sebeplerden olmasa bile, diğer pratik sebeplerden de olabilir, eğer çok fazla hattınız ve enerji kaynağınız varsa hepimiz için daha iyi olacağını düşünüyorum. Rekabet ne kadar fazla olursa, o kadar iyi durumda olacağız. Bakan Atina’dayken ve buradayken bunu dile getirmişti ve diğer Avrupa Hükümetleri’yle de bunu görüşmüştü. Önemli olduğunu düşünüyoruz.

Çok teşekkür ederim.

Başa dön ^

Sayfa Araçları:

Printer_icon.gif Yazıcıya Gönder



 

    Bu site Amerikan Dışişleri Bakanlığı tarafından düzenlenmiştir. Site dışına verilen bağlantıları ve bunların gizlilik haklarını kapsamaz.
    Bağlantı verilen diğer Internet sitelerinde belirtilen görüşlerin onaylandığı veya kabul edildiği şekilde yorumlanmamalıdır.


AMERİKAN BÜYÜKELÇİLİĞİ